2019 – 2020 Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyaları Sahiplerini Buldu
GÖÇ VE IŞIN
Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası’ 2019 ve 2020 yılı ödülleri düzenlenen online törenle iki kadın bilim insanına takdim edildi. 2019 yılına ait ödül, Cornell Üniversitesi Ekonomi ve Toplum Çalışmaları Merkezi Direktörü ve Cornell Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Garip’in oldu. 2020 yılının ödülü ise İsviçre’de École Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) Fotonik Doktora Okulu Direktörü ve Biyomühendislik Enstitüsü’nde Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Hatice Altuğ’a verildi.
Prof. Dr. Filiz Garip, 21. yüzyılın en önemli sorunlarından biri olan göç konusunda ileri veri toplama yöntemlerini kullanarak gerçekleştirdiği çalışmalarına istinaden 2019 yılı Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası ödülüne layık görüldü. Prof. Dr. Hatice Altuğ ise nano boyutta ışık-madde etkileşimleri, ışığın çip üstünde manipülasyonu ve yenilikçi nano-biyo-fotonik uygulama alanlarındaki öncü katkılarıyla 2020 yılı Koç Üniversitesi Rahmi M. Koç Bilim Madalyası’nın sahibi oldu.
Prof. Dr. Filiz Garip, törende yaptığı konuşmada, hayatı boyunca bir göçmen olarak yaşadığını ifade etti. Prof. Dr. Filiz Garip, araştırmalarına ‘bilinçli olarak ‘göç’ çalışmak istiyorum diye başlamadığını, Harvard Üniversitesi’nde ders vermeye başladığında göç üzerine ders vermek istediğini, doktora tezinin göç alanında olduğunu söyledi. Prof. Dr. Filiz Garip şöyle devam etti: “Milyonlarca Meksikalı göçmen Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşıyor. Yaklaşık 40 milyon insan Meksika’da doğmuş ve şu an ABD’de. Meksika üzerine çok şey yazılmış olmasına rağmen bize büyük resmi verecek araştırma pek yoktu. Yani bu 50 senedir devam eden göç hareketi, okuduğumuz şeylerde sanki hiç değişmemiş gibi bir resim ortaya çıkıyordu. Bu benim için merak konusu oldu. Çünkü Meksika 50 sene içinde çok değişen bir ülke, aynı şekilde ABD de. Göçmenlerin aynı kalacağı fikri bana makul gelmedi. Son 50 senede bu göç hareketi nasıl değişmiş olabilir, bunu nasıl anlayabiliriz diye araştırmaya başladım. En temel sorum göç eden ve etmeyen insanlar arasındaki farktı. Göçmenler arasında farklı insanlar var mı, sadece göçmenlere baktığımızda farklı profilde insan bulabilir miyiz sorusunun cevabı gerekliydi. Yeni ilerlemeye başlayan ve daha önce bildiğim yapay zekâ alanında metot kullandık. Bu verilere bakıp, bilgisayar programları kullanarak, verideki genel şemayı ortaya çıkardık. Bunu yapınca dört tane farklı göçmen dalgası olduğunu gördüm. Hepsinin durumları birbirinden farklı. Sonra gördüm ki, her birinin göç etmesinin nedeni bambaşka. Son 15 yıldır göç üzerine çalışıyorum. Dünya nüfusunun büyük kısmı göç hareketlerinden etkilenen insanlar ya da göçmenlerden oluşuyor. Kaç göçmen var, ekonomiye etkisi nedir gibi konuları anlatmamız lazım.”
Avrupa’dan ve ABD’den birçok ödül aldığını ancak Türkiye’den daha önce hiç ödül almadığını kaydeden Prof. Dr. Hatice Altuğ, İsviçre’de École Polytechnique Fédérale de Lausanne’da (EPFL) grubunu kurarken farklı bilim insanlarını bir araya getirdiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Altuğ çalışmalarıyla ilgili şu bilgiyi aktardı: “Laboratuvarımızın amacı ışık, fotonik ve nanoteknolojiyi kullanarak, gelecek nesil biyosensör ve biyomedikal aletler geliştirmek. Bu geliştirdiğimiz aletleri hastalıkların erken teşhisinden tutun da, kişiselleştirilmiş tıp gibi değişik alanlarda sağlık üzerindeki uygulamalarına bakıyoruz. Genel amacımız, insan hayatının kurtarılmasına katkıda bulunmak. Geliştirdiğimiz bu aletleri kan, idrar ve hücre ya da değişik biyomedikal örneklerin üzerine uyguluyoruz.
AB kapsamında konsorsiyum üzerinden aldığımız bir projenin ana konusu da sepsis üzerine hızlı teşhis yapabilecek bir aygıt geliştirmekti. Sepsis çok ölümcül bir hastalık. Teşhisinde dakikaların önemi büyük. Dolayısıyla geliştireceğimiz aygıtın çok hızlı sonuç vermesi gerekiyordu. Biz böyle bir teknoloji geliştirdik. Barcelona’da bir hastaneye götürdük ve yoğun bakım ünitesinde doktorların eline verdik. Böylece direkt hastadan gelen örnekler üzerine aygıtı denemiş olduk. Bu aygıt çok küçücük, çok ucuz ve taşınılabilir. Sonucu çok hassas olduğu gibi çok hızlı geri dönüşü var. Geliştirdiğimiz bu aygıt laboratuvardan çıktı, bir doktorun eline geçti ve sonuçta belki bir hastanın hayatını kurtarabilecek üretime de dönüşebilir ileride. Dolayısıyla bu belki de bir araştırmacının en mutlu olacağı anlardan biridir.” dedi.