James Webb Teleskobu Fırlatılmaya Hazır
NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve Kanada Uzay Ajansı tarafından ortak yürütülen James Webb teleskobu fırlatılmaya hazır.
Yıldızların, gezegenlerin ve galaksilerin oluşumu hakkında bilgi edinmek için geçmişe bakmak üzere tasarlanan teleskobun ilk testleri Mayıs ayında yapıldı. NASA tarafından 2007 yılında test edilmesi beklenen teleskobun 2021 de test edilebilmiş olması üzüntüyle karşılanırken testlerin başarılı sonuçlanması moralleri biraz yükseltti.
Fırlatma için uzun bir yolculuk yapması gereken James Webb Northrop Grumman’ın California’daki tesislerinden yola çıkıp Panama Kanalı üzerinden Güney Amerika’daki Fransız Guyanası’na kadar seyahat edecek. Teleskobun 31 Ekim’de bir Ariane 5 roketiyle fırlatılması planlanıyor.
Origomi gibi toplu halde fırlatılacak olan teleskop dünyadan neredeyse bir milyon mil uzaklaştıktan sonra açılacak. Güneş enerjisi ile çalışacak olan teleskop hedeflenen yörüngeye girdikten 6 ay sonra tasarlanan verileri dünyaya ulaştırmaya başlayacak.
ESA’ya göre bu teleskop bir sonraki uzak bilim gözlem evi. 31 yıldır görev yapan Hubble teleskobunun bir çok sorununun giderildiğini fakat çok yaşlı olduğunu belirten bilim insanları teknolojik bir teleskobun göreve başlamasının zamanı geldi diyor.
Teleskoplar Geçmişe Nasıl Bakar ?
Uzay teleskopları elbette zamanı geri getirmez. Bu teleskoplar uzayın en uzak noktalarına yani insanlığın teleskopla iletişim kurabileceği en uzak noktaya gönderilirler. Teleskobun asıl amacı insanların ulaşamayacağı kadar uzak noktalardaki yıldızlar, gezegenler ve galaksilere dair varlık ve şekil bilgilerine ulaşmaktır.
Bu bilgileri edinebilmek için özel olarak tasarlanmış radyo sinyalleri gönderen teleskoplar milyonlarca mil uzaktaki cisimlerden geri dönen sinyalleri analiz eder ve evrenin şekline dair ip uçları verir. Dünyanın sayılı uzay araştırma şirketleri teleskoptan gelen verileri inceleyerek evrenin yaratılış öyküsünü, yıldızları ve dünyayı tehtid eden bir durum olup olmadığını tespit etmeye çalışır.
Daha önce gönderilen HUBBLE teleskobu ile insanlığın keşfedemediği onlarca gezegen, yıldız ve galaksi tespit edilmiş ve galaksiler haritalandırılmıştır. Teleskoplar vasıtasıyla galaksilerin görünümleri oluşturularak uzay yolculuklarında seyredilecek rotalar belirlenmiştir.
Uzayın derinliklerinde dünya ve benzeri bir gezegen olup olmadığını inceleyen insanlık, dünya gibi gezegenler bulmak veya dünyada bulunmayan materyalleri keşfederek yer yüzünde daha önce hiç yapılmamış kimyasallar, madenler, ürünler ve araçlar üretmeyi hedeflemektedir.
Demir madeninin yer yüzüne dünyanın oluşumundan milyonlarca yıl sonra meteor yağmurları ile düştüğünü bilen bilim insanları, farklı gezegenlerde demirden daha önemli farklı madenlerin bulunabileceğini düşünmektedir. Sadece maden ve materyal keşfi ile kalmayan araştırmacılar, gezegenlerde ve farklı galaksilerde dünya gibi atmosferi olan ve su varlığı bulunan gezegen arayışındadır.
Yaşlanmış Olan Hubble Uzay Teleskobuna Kısa Bir Bakış
Hubble Uzay Teleskobu (HUT), ismi Amerikalı astronom Edwin Hubble’ın anısına verilmiş; Nisan 1990’da STS-31 Görevi esnasında Uzay Mekiği Discovery tarafından Dünya etrafındaki yörüngesine taşınmış bir uzay teleskopudur. İlk uzay teleskopu olmamasına rağmen, HUT en büyüklerindendir ve birçok üstün özelliğe sahiptir. Ayrıca hem hayati öneme sahip bir araştırma aracı olması hem de astronomi için etkili bir halkla ilişkiler unsuru olması nedeniyle çok tanınmıştır.
HUT, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) arasında ortak bir çalışmadır ve Compton Gama Işını Gözlemevi, Chandra X-ışını Gözlemevi ve Spitzer Uzay Teleskobu projelerinden oluşan NASA’nın Büyük Gözlemevleri programının bir parçasıdır.
Uzay teleskopların yapımı ilk olarak 1923’te düşünüldü. HUT için 1970’lerde, 1983’te uzaya gönderilmesi hedefiyle fon bulundu ancak proje teknik gecikmeler, bütçe sorunları ve Challenger faciası nedeniyle gecikti. 1990’da yörüngeye yerleştirildikten sonra bilimadamları ana aynanın teleskobun çalışmalarını kısıtlayacak şekilde yanlış yerleştirildiğini tespit etti. 1993 yılında bir uzay mekiği yolculuğunda bu sorun giderildi.
HUT, Dünya atmosferinin dışında konumlanması sayesinde, yeryüzündeki teleskoplara kıyasla pek çok avantaja sahip olabilmektedir: Atmosferin olumsuz etkilerinden (Görüntüde bulanıklık ve havadaki partiküllerden yansıyan ışığın oluşturduğu arka-plan kirliliği gibi) bağımsız görüntü elde edilmesinin yanı sıra, Ozon tabakası tarafından tutulan morötesi ışığın gözlemlenmesi ancak bu şekilde mümkün olabilmektedir.
1990 yılında fırlatılmasının ardından, astronomi tarihindeki en önemli enstrümanlardan biri haline gelmiştir. Astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yarar sağlamıştır. Hubble teleskobu tarafından kaydedilmiş olan Hubble ultra derin alan adlı fotoğraf, bugüne kadar görünür ışık ile en uzak mesafeden alınmış detaylı görüntüdür. Birçok Hubble gözlemi, en kesin biçimde hesaplanan evrenin genişleme oranı gibi astrofizik alanında birçok çığır açıcı sonuç doğurmuştur.