Teknoloji

Yerli Elektrospin Cihazı Üretip ABD’ye İhraç Etti

Elazığ’da Fırat Teknokent bünyesinde Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu tarafından geliştirilen elektrospin cihazı, ABD ve ve Suudi Arabistan’a ihraç edildi. ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerin nanoteknolojiye yıllık 1 milyar doların üzerinde kaynak ayırdığını belirten Yakuphanoğlu Türkiye’deki üniversiteler ile Ar-Ge merkezlerinin nanoteknolojiyle ilgili bilimsel çalışmalarda elektrospin cihazına ihtiyacı olduğunu , bu sebeple cihazın yerli imkanlarla geliştirildiğini belirtti.

Yakuphanoğlu çalışma ile ilgili yaptığı açıklamada “İthalatın önüne geçebilmek için nanoteknoloji uygulamalarında kullanılabilecek yerli cihazları üretmeye karar verdim. Bir yıl süren araştırmanın ve altyapı hazırlığının ardından ithal cihazlara oranla daha üstün özellikteki yerli elektrospin cihazını geçen yıl itibarıyla ürettik. Türk bilim insanlarının istedikten sonra üretemeyeceği bir teknoloji yoktur, yeter ki bunun için azim gösterelim.Bir modelini Suudi Arabistan Kral Abdülaziz Üniversitesine gönderdik. Diğer bir cihazımızı ise geçen ay ABD’ye ihraç ettik. ABD’ye ihraç ettiğimiz elektrospin cihazımız, Pittsburg Eyalet Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından nanoteknoloji araştırmalarında kullanılıyor. ABD’deki farklı üniversitelerden ve Ar-Ge merkezlerinden siparişler alıyoruz. Teknoloji devi ABD’ye nanoteknoloji ihracatı yapmak bizim için büyük bir başarı.”

Elektrospin cihazının yanı sıra farklı cihazların üretiminde de yer aldıklarını belirten Yakuphanoğlu üretilen diğer cihazların AB ülkeleri ile Güney Kore olmak üzere ihraç edildiğini belirtti.

Elektrospin Cihazı Nedir ?

Elektrospinning yönteminin keşfi 16.yüzyılın sonlarına kadar dayanmaktadır. İlk olarak J.F.Cooley tarafından 1900 Mayıs’ında, sonra da W.J. Morton tarafından 1902 yılının Temmuz’unda yöntemin patenti alınmıştır. Daha sonra geliştirilen proseslerle üretimi ticarileştiren Formhals, yöntemi tekstil ipliği üretiminde kullanarak 1934 ve 1944’te yeni patentler almıştır. 1964 ve 1969 yılları arasında Sir Geoffrey Ingram Taylor prosesi destekleyen teoriler hakkında çeşitli çalışmalar yapmıştır. Özellikle elektrik akımı sonucu iğne ucunda oluşan damlanın şekli ile ilgili
matematik modelleme çalışmaları neticesinde bu şekil, Taylor konisi olarak
adlandırılmıştır [22, 23 ve 24]. Yöntem, polimer çözeltisi akımı veya eriyiğinin yüksek elektrik alanı uygulanarak, nanoboyutlu fiberlerin oluşumu ile sonuçlanan çok yönlü bir polimer prosesidir [25].

Elektrospin sürecinde polimer solüsyonunun ya da eriyiğin elektrikli yüklü jet oluşturabilmesi için yüksek voltaj kaynağı kullanılmaktadır. Polimer solüsyonu ya da eriyik, cam bir tüp veya bir enjektörün içerisindedir. Enjektör bir şırınga pistonuna bağlanarak sıvının şırınga boyunca sabit bir hızda akması sağlanmaktadır. Elektrotlardan birisi spin solüsyonu içeren enjektörün ucuna diğeri de toplayıcıya bağlanır. İçinde polimerik çözelti bulunan enjektörün ucuna elektrik alan uygulanır. Sıvının yüzeyinde bir yük oluşur. Bunun sonucunda polimerik sıvı ile kapiler boru
arasındaki yüzey gerilimine ters bir yönde kuvvet oluşur.

Elektrik alanın şiddeti arttıkça polimer çözeltisinin hemisferik yüzeyi, kapiller tüpün ucunda ‘’Taylor konisi’’ olarak bilinen konik bir form oluşturur. Taylor konisi yüzey gerilimi ve yüklü yüzeydeki elektronik güç arasındaki dengeyi sağlar. Elektrik alan artıkça itici elektrostatik kuvvetler yüzey gerilimini yendiği zaman kritik bir değere ulaşılır ve Taylor konisinin ucundan yüklü bir jet fışkırır. Bu yüklü jet toplayıcı üzerinde Şekil 10’da görüldüğü gibi nanofiberler olarak toplanır [17]. Bu nanofiberlerin oluşunu pek çok parametreye bağlıdır;

  • Çözelti parametreleri; iletkenlik, yüzey gerilimi, derişim, viskozite vb.
  • Proses parametreleri; uygulanan voltaj, iğnenin ucu ve toplayıcı (kolektör)
    arasındaki mesafe, akış hızı, elektrik alan vb.
  • Çevresel etmenler; sıcaklık ve nem vb. [26].

Şekil 11’de önemli bileşenleri verilen elektrospin yöntemi, basit prosesi ile ultra ince polimer lifleri üretimini sağlayabilmekte ve bu liflerin yüksek spesifik yüzey alanı ve değişik modifikasyonları ile yeni uygulama alanları yaratabilmektedir. Oluşan nanofiber tabakası; gözenek dağılımı, yüksek porozite, mekanik özellikler ve spesifik biyokimyasal özellikleri ile normal dokunun ekstraselüler matriksine (ECM) morfolojik olarak oldukça benzerdir [17]. Nanofiberlerin geniş yüzey alanı/hacim oranı, gözenekli yapılarıyla bir araya geldiğinde hücre yapışması, üremesi, göçü ve
farklılaşması gibi doku mühendisliğinde tercih edilen özellikleri gösterebilmektedir [17].

ELEKTROSPİNNİNG HAKKINDA İLERİ OKUMA

421348

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu