Biyolojik Bilgisayar Nedir ?
Biyolojik Bilgisayarları Bekliyoruz
Teknoloji ve bilim çok hızlı ilerliyor gibi görülebilir fakat o kadar da hızlı değil. Bir ilmek yakalamak gibi bir şey , elektrik , elektronik gelişmeler bir ilmek yakalayıp sıkı bir şekilde örülü olan çıkmazları hızlıca sökeledi. Mesela dev elektrik trafolarının yapacağı işi elektronik devrelerle küçültüp yapabileceği insanlığın bildiği bir şeydi ama teknoloji yeterli olmadı. Günümüzde güneş enerjisinin ciddi oranda enerji ihtiyacı karşılayabileceğini bildiğimiz halde gerektiği kadar etkin kullanamıyoruz çünkü güneş panellerini daha büyük ve seri üretebilecek yeni metotlar geliştiremedik.
Bu teknolojik gelişmelerin her biri için geçerli , katlanabilir telefonları laboratuvar ortamında yaptık hatta prototip bir kaç ürün bile üretildi fakat etkin kullanım henüz yok . Olmayacak mı ? Elbette olacak ama şuan ve bugün değil . İnsanlık farklı metotlarla hayal ettiği şeyleri ürün haline getiremediği için teknoloji bir süre yerinde sayıyor , ta ki o düğüm çözülene kadar .
Transistörü icat edene kadar üretilmiş tüm teknoloji basit , amatörce kaldı mesela , CTR ekranlar dönemin mükemmel görüntüleyicileriydi ama LCD , TFT ve LED , IPS çıktığında CTR nin ne kadar basit bir sistem olduğu anlaşıldı . Oysa daha CTR ler üretilirken insanlar LED tv lerin bir gün yapılabileceğine tam inanıyorlardı fakat o kadar led lambayı bir araya getirecek diğer teknolojiler henüz olgunlaşmamıştı.
Günümüzde de aynı durumda olduğumuz noktalar var. işlemcilerde, ram lerde elektron akışıyla trilyonlarca mantıksal işlemi nano saniyeler mertebesinde çözdürebiliyoruz . Öyleyse elektronlar gibi hücreleri , dna zincirini ve canlı organizmaları kullanabiliriz. Şuan söylediklerimiz “vay be” dedirtecek türden gelebilir ama bunlar şuan değil daha 1992 yılında söylenmişti. 1992 yılında bilim insanları hücre hareketlerini kullanarak basit mantıksal işlemlerin yaptırılabileceğini düşündü ve 1998 yılında bunu başardı. O günden itibaren biyolojik bilgisayar denilen şey “RNA, DNA ve proteinlerden oluşan , bazı hastalıkların gelişimlerini izlemek için insan vücuduna enjekte edilen , basit matematiksel işlemleri yapabilen bilgisayar” olarak adlandırıldı.
Peki biyolojik bilgisayar bir gün gerçek olabilir mi ?
1992 yılında başlayan serüven devam ediyor. DNA’nın tamamını veri olarak kullanmayı deneyen bilim insanları mantık işlemlerini biyolojik ortamda yaptırmayı başardı fakat bu sadece basit toplama çıkarma gibi işlemleri içeriyor şuanda. Abaküsün günümüz bilgisayarlarına dönüştüğü bir ortamda DNA ve RNA ların toplama çıkarma işlemlerini yapabiliyor olmalarının 80 yıl sonra nasıl bir gelişim göstereceği futuristik gelsede merak uyandırıyor. İnsan beyninin elektrik sinyalleri ve nöronların karmaşık veri trafiği ile çalıştığını , beyinden gelen sinyallerin omurilik içinden sinir ağı ile vücudun her yerine gönderilerek hissiyat kavramının beyinde toplandığını bilen insanın gelecekte bunu denememesi için hiç bir sebep yok.
Canlı tutulabilen avuç içi kadar organizmanın günümüz süperbilgisayarlarının işini yapabileceği inandırıcı gelmeyebilir ama 8 Ton ağırlığındaki Eniac’ın cebimize sığdığını görüyoruz. Gelecekte çizgifilmlerde gördüğümüz gibi bir tüpün içine yerleştirilmiş beyin yapısı gibi bir canlı organizma karmaşık işlemleri çözebilir.
Mesela 2016 yılında İngiltere, Almanya, Hollanda ve İsveç’ten bir uluslararası bilim insanı ekibi, standart elektronik süper bilgisayarlardan çok daha az enerji kullanarak karmaşık matematik problemlerini çözebilen bir model biyolojik süperbilgisayar geliştirdiklerini duyurdu. Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı’nda yayınlanan cihazın açıklamasına göre , biyobilgisayar tüm canlı hücrelerde bulunan proteinleri kullanabilir. Kuantum bilgisayarlarınkine benzeyen bir strateji kullanır .
Yani deniyor ki geliştirilen biobilgisayar kuantum pc ler gibi çalışacak. Bildiğiniz gibi kuantum pc lerde 1 (var) 0 (yok) qbit (olabilir) bitleri kullanılır. Yani bir durum olabilir, olmayabilir , arasında olabilir . Bu özellikleri sayesinde kuantum bilgisayarlar olasılıkları da hesaba katarak yapay zekanın iki yönlü denemelerini hesaplamalara katarak doğru sonuca varma hızını yarıya düşürür . 10 birimde çözülebilecek bir iş bu sayede 5 birimde halledilir ama insanluğın çözmek istediği asıl mesele bu değildir.
Şuana kadar üretilen tüm bilgisayarlar doğru girdilerle doğru çıktılar üretir. Yani siz bir bilgisayara 2 + 2 işlemini sorduğunuzda işlemin çözülmesi için verileri doğru ve sırayla girmek zorundasınız . Bilgisayarın işlemi dosdoğru yapabilmesi için sizin bilgisayara rakamları ve harfleri doğru girmeniz gerekmektedir. Son zamanlarda yapay zekanın hayatımıza girmesiyle yanlış girilen bazı veriler düzeltiliyor (Bkz. Klavye) ama yeterli değil , çünkü bu düzeltmede bile bir sıraya uyma zorunluluğu var. Şuan düzeltmenin yapılabilmesi için belli bir doğruluk oranı aranıyor ve insan kararı için onaya sunuluyor. Biobilgisayarlarla insanlık bundan kurtulmak istiyor.
Günümüzde verileri sırayla işleyen bilgisayarların birden fazla işlemi ısınmadan aynı anda yapabilmesi için hayal sınırlarını zorlayan biyolojik bilgisayar 2016 yılında çalıştırıldığında aktif kullanım için 10 yıl daha gerekli denmişti. Yani en az 8 yıl daha insanlık bu işe kafa yoracak ve bilgisayar dünyasında canlıları kullanmayı başaracak. Başaracak çünkü hayali kurulabilen bir şey yüksek ihtimalle gerçekleşir.