Teknoloji ve Sosyal İkilem
Sosyal medya uygulamaları neden ücretsiz ?
Gözetim Kapitalizmi ne demektir ?
Teknoloji insanlara zarar verebilir mi ?
Sosyal medya kullanımının zararları ?
Teknoloji şirketlerinin elindeki silahın gücü nedir ?
Sosyal medya algoritmaları nasıl tasarlanır ?
Bizi nasıl bu kadar iyi tanıyabiliyorlar ?
Yapay zeka insanları yenebilir mi ?
If you don’t pay for the product you are the product
Sosyal medya ve teknoloji şirketleri bize zarar verebiliyor mu ? Hiç düşündünüz mü neden hepsi ücretsiz ? Facebook , Instagram , Twitter , Pinteres , Tiktok ve daha fazlası. Hepsi ücretsiz, onları kullanabilmek için sadece bir eposta adresi oluşturmanız yeterli. Dikkat edin, onları kullanabilmek için sizden en başta bir şey alıyorlar, aslında başladığınız andan itibaren vermeye devam ediyorsunuz. Önce epostanız, sonra ad ve soyadınız, sonra ilgi alanlarınız, sonra arkadaş çevreniz, sonra siyasi görüşünüz ve en önemlisi bilinciniz.
Tüm teknoloji şirketlerinin ortak mottosu “if you don’t pay for the product you are the product” tir. Yani ; Ürüne para vermiyorsanız ürün sizsiniz
Sosyal medya araçlarının üç ana hedefi vardır.
1 – Meşgul Olun : O palatformda daha fazla zaman harcamanız için tüm yöntemleri kullanırlar
2 – Sosyal Ağınızı Genişletin : Sizin başka arkadaşlarınızı da o platforma çekmeniz için sosyal ağınızı genişletmenize yardımcı olurlar.
3 – Reklam : Artık patformu kullanmaya başladığınıza göre biraz para kazandırın ve reklamlara tıklayın.
Bu sisteme Gözetim Kapitalizmi denmektedir. Gözetim Kapitalizmi sizin tüm hareketlerinizi izler, verileri inceler ve sizin için bir profil hazırlar. Size ait olan veriler sayesinde para kazanabilmek için özel algoritmalar geliştirirler, önce size mal veya hizmet satarlar, sonra bunu arkadaşlarınıza da yaptırmanızı sağlayacak bir sosyal ağ yaratırlar. Gözetim Kapitalizmi hayatta kalabilmek için aklınza gelmeyecek kadar önemli verileri tutar. Bunlardan bazıları şöyledir;
1 – Kendini ne zaman yanlız hissediyorsun ?
2 – İnternette en çok hangi aramaları yapıyorsun ?
3 – Hangi videoları ne kadar kesintisiz izliyorsun ?
4 – Hangi tür bay/bayandan hoşlanıyorsun?
5 – Eski sevgilini ne sıklıkla stalklıyorsun ?
6 – Eski sevgilinin arkadaşlarını araştırıyor musun ?
7 – Eski sevgilinin resimlerine ve hikayelerine basılı tutuyor musun?
8 – Milli değerlerin ne kadar kuvvetli ?
9 – Yem olarak atılan sahte haberleri paylaşıyor musun ?
10 – Nereleri ne sıklıkla geziyorsun ?
Teknoloji ve sosyal medya şirketlerinin sistemlerinde 3 kişi vardır. Birinci kişi ikinci kişi ile etkileşime geçmelidir ve üçüncü kişi bu aradaki etkileşimden elde edilen veriyle mal veya hizmetini satmalıdır. Kullandığınız sosyal medya uygulamalarına para ödemezsiniz çünkü parayı reklam veren şirketlerden kazanırlar. Reklam veren şirket veriye ihtiyaç duyar ve bu verileri sosyal medya araçları o şirketler için sizden toplar, siz uygulamayı kullanma bedelini size ait olan tüm verileri onlara vererek ödemiş olursunuz. Peki bu durum insan üzerinde nasıl etki yaratır.
Facebook’ta çalışmış eski bir yönetici etik değerlerin ihlal edildiği gerekçesiyle işinden ayrıldıktan sonra beğen tuşunu nasıl ve hangi amaçla yarattıklarını tüm dünyaya anlatmıştır, başta insanlar arasında pozitif duyguların yayılmasını istediklerini belirten yönetici “en başta pozitif duyguların insanlar arasında yayılması için yarattığımız şeyin insanları depresyona sokacağını düşünmedik, beğenilmenin verdiği dopamin salgısının beğenilmeme durumunda bir depresyon sebebi olacağını aylar sonra farkettik” demiştir. Peki durum gerçekten öyle midir ?
Teknoloji şirketlerinin hayatımızda etkin rol oynamaya başladığı yıl 2010 dur. ABD de yapılan araştırmalara göre 2011 – 2013 yılları arasında 100 bin kız içinde kendini kesme oranı %62 arttı , ergenlik başlangıcı döneminde %83 artış gözlemlenirken 15 – 19 yaş grubunda bu oran %70 lere çıktı.
Aynı tarihlerde kendini öldürme oranı 15 – 19 yaş arası için %70 artarken 10 -14 yaş arası kendini öldürme oranı %151 arttı. Peki neden insnalar kendilerine zarar vermeye başladı ? Depresyon halinin sebebi nedir ?
Canlı olan tüm varlıklar bir evrim süreci yaşar ve zamana paralel olarak davranışlarında, savunmalarında ve bilinçlerinde kendini koruma yeteneği geliştirirler. Evrim canlıların doğal yaşamlarını o kadar yavaş etkiler ki canlılar bu evrimi geçirdiklerini fark ettiklerinde değişim çoktan tamamlanmış olur. Bu durum 2010 yılına kadar böyle ilerledi, tüm gelişmeler doğal yaşama zarar vermeyecek hızda ilerliyordu ama 2010 da bir şeyler oldu ve evrim hızlandı. Daha önce sadece bir kaç kişi tarafından beğenilmemeyi kaldırabilen insan binlerce kişi tarafından beğenilmemenin verdiği acıya katlanamadı.
Yapılan araştırmalara göre 1940 ile 2010 arasında bilgi işleme kapasitesi 100 katrilyon arttı. Bilgi işleme ve bilgisayar dışında hiçbir şey bu kadar gelişmemişti, ne arabalar, ne uçaklar, ne evler ne de yollarda bu kadar büyük bir gelişim yaşanmamıştı. Tüm bu gelişmeler karşısında hızla evrilmeye hazır olmayan insan yenik düştü.
Düşünsenize, telefonunuzu elinize aldığınızda karşınızda binlerce mühendis, yüzlerce süper bilgisayar ve onlarca yapay zeka, milyonlarca algoritma var. Bu denli büyük bir organizasyon karşısında siz tek başınasınız. Teknoloji şirketleri davranışlarınızı ve bilincinizi öğrenip değiştirebilmek için algoritmalar yazar, bu algoritmaların tek amacı başarmaktır ve serbest bırakılırlar, yazılım dünyasında elde etmeleri gereken tüm verileri kullanmalarına izin verilen bu algoritmalar sizi tam olarak tanıyıp amaçlarına ulaşana kadar kendilerini yaratan mühendisleri şaşırtıcı bir şekilde öğrenir ve gelişirler. Sonunda sizi tanır ve amaçlarına ulaşırlar ve o algoritmaları yararan mühendistler elde ettiği sonuçlara göre yeni algoritmalar yazarak bir adım sonrasına saniyeler içinde ulaşır.
Sosyal medya sizi o kadar iyi tanır ki nelerin sizi mutlu edeceğini, nelere çok üzüleceğinizi bilir. Etik olmayan hiç bir değer teknoloji için önemli değildir. Örneğin moraliniz yerinde akşam yatağınıza uzanmış uyumak üzeresiniz, telefonunuza bir bildirim gelir ve eski sevgilinizin yeni bir ilişkiye başladığını görürsünüz. 2009 yılına kadar bu tür bir bilgiyi öğrenebilmek için ciddi çaba sarfetmeniz gerebilirdi fakat artık en keyifli anınızda bu bilgi size hızlıca ulaşabilir. Bu bilginin size gelmesi depresyon halinin başlaması için yeterlidir. Daha fazla sosyal medya kullanmanız gerekir, eski resimlere bakarsınız, sizden sonraki kişinin kim olduğunu ve arkadaş çevresini öğrenmeye çalışırsınız. Bu platformlar size daha önce arkadaşınızla konuşurken sarfettiğiniz kulaklık cümlesinden yola çıkarak yeni bir kulaklık gösterebilir bu onlara para kazandırır ama eski sevgilinizin yeni ilişkisini size göstermekten zerre vicdan azabı duymazlar çünkü bu durum onlara daha çok para kazandırır. Eski resimler , depresyon hali ve duygusal boşluk sizin daha fazla alışveriş yapmanıza sebep olur. Bunu bilen sosyal medya için siz en iyi kullanıcısınızdır.
Teknoloji şirketleri ve sosyal medya platformları bu verileri arttırabilmek için büyüme korsanlığı adında bir uzmanlık alanı yaratmıştır. Bu uzmanlık alanı insanların sosyal çevrelerini büyütmeye odaklanır. Bunu yaparken hep doğru olanı göstermek zorunda değillerdir, yalan haber veya propaganda dikkatinizi çekecekse bunu hiç düşünmeden yaparlar. MIT araştırmaları göstermektedir ki yalan haber gerçek haberden 6 kat daha hızlı yayılır. Bir şeyin sahtesinin gerçeğinden 6 kat daha hızlı yayıldığı bir ortamda bir amaca hizmet etmek için servis edilen propaganda amaçlı bir videonun neler yapabileceğini tahmin edin.
Sosyal medya uygulamalarının parayı reklam veren şirketlerden aldığı daha önce ifade edilmişti. Ya reklam veren bir devlet olursa ? Mesela bir devlet çıkıp “x bir devlette iç karışıklık çıkarmak istiyorum ve sana küçük devletlerşn GSMH sı kadar bedel ödeyeceğim” derse ? Güzel paradır ve iş alınır. Sırf durumun kritikliğini anlamak için ortaya atılan teorilerden biri düz dünya teorisidir. Hiç bir bilim insanı savunmaz ama teknoloji şirketleri tarafından ortaya atılan bu teori binlerce insanın dünyanın düz olmasına inanmasına sebep olmuştur. Binlerce insana dünyanın düz olduğunu inandıran yapının size neler yapabileceğini tekrar düşünün.
Aklınızdan “benim şarja koyduğum telefon bana veya toplumuma nasıl zarar verebilir?” diye geçirebilirsiniz. Bu doğaldır, kaçırdığınız şey herkes için ayrı bir zaman duvarı ve gösterim kuşağının olduğudur. Sosyal medya size doğrudan zarar vermez, sosyal medya sizin ve toplumunuzun öfkesini açığa çıkarmayı başarabilme yeteneğine sahip olduğu için zarar verir. Şuanda dünyada 2,7 Milyar Truman Show vardır, herkes farklı zaman tünellerinde gezer ama herkes birbiriyle aynı şeyleri gördüklerine inanır. Aslında herkes için sanal bir dünya vardır ve şirketler sizden ne almak isterse size onu gösterir. Sosyal medya kimlik ve inandıklarımız konusunda kontrolü kaybetmemize sebep olur, gerçeğe şüphe ile bakarız. Hükümetler yalan söyler , devletler bilerek savaşlar çıkarır veya hastalıkları devletler yaratır. Bu güvensizlik insanlara nasıl yarar gösterir ? Amaç insanlara yararlı olmak değildir, reklam verenlerin ürünlerini kaos içindeki insanlara göstererek satmaktır. Buna silah, uyuşturucu ve suç aleti olabilecek her şey dahildir.
Peki Çözüm Nedir ?
Sosyal medya ve teknoloji şirketlerin insan davranışlarını değiştirme kapasitesine sahip bilgileri depolaması ve algoritmalar aracılığıyla işlemesi devletler ve hükumetler tarafından kanuni düzenlemelerle yasaklanmalı veya kısıtlanmaldıır. Kısıtlama için elde tutulan veri oranı kadar vergilendirme düşünülebilir.
Kişisel olarak nasıl korunabiliriz ?
Tek başınıza sosyal medya kullanmamak sizi bu problemden kurtarmaz, çünkü çevreniz, sevdikleriniz ve toplumunuz bu işin içindedir. Kendisiniz onu kullanmayarak değil kısıtlayarak ve kabullenerek koruyabilirsiniz. Sosyal medya uygulamalarının sizin verilerinizle ayakta durduğunu bilerek davranmak en iyi korunma yöntemi olacaktır. Hiç bir ebeveyn çocuklarının ders çalışamaması için bir uygulama geliştirilmesini istemez ama var olan uygulamaları kullanmasına müsade edebilir, bu müsade bilmeyişten kaynaklanmaktadır. Sosyal medyanın özellikle kişiliğin şekillendiği 11 – 20 yaşları arasında kullanımının ebeveynler tarafından kontrol altında tutulması gelecekte bir çok sorunun önüne geçecektir. Tabi bu kontrolün “kontrol altında büyüme” sorununa sebep olmayacak düzeyde olması kişilik ve karakter oluşumu konusundan hayati önem taşır.